Irregular Verbs speed-swing (Düzensiz Fiiller)
speed | sped / speeded | sped / speeded | yolunu açık etmek, uğurlamak, yolcu etmek, hızlandırmak, hız yapmak, süratli gitmek, başarılı olmak
|
spell | spelled/ spelt | spelled/ spelt | hecelemek, imlâsını yazmak, diye okunmak, anlamına gelmek, nöbetini devretmek, yerine çalışmak, büyülemek, etkilemek |
spend | spent | spent |
harcamak, geçirmek (vakit), tüketmek, etkisini azaltmak, sarfetmek, para harcamak, sperm dökmek (balık)
|
spin | spun | spun | kaybettirmek (seçim, sinav), örmek (ağ, koza vb), döndürmek, çevirmek, fırıl fırıl çevirmek, eğirmek, iplik yapmak, tasarlamak, uydurmak, dönmek, fırıl fırıl dönmek, çakmak (sınav), vril yapmak, diklemesine indirmek (uçak), kurutma makinesinde kurutmak
|
spit | spit / spat | spit / spat | tükürmek, cızırdamak, çıtırdamak, çiselemek, serpiştirmek, tıslamak, fokurdamak, saçmak, çıkarmak, haykırmak, söylemek, basmak (çığlık), şişe geçirmek, şişlemek
|
split | split | split | yarmak, paylaştırmak, bölüştürmek, bölmek, parçalamak, ayırmak, kırmak, yıkmak, mahvetmek, çatlatmak, bölünmek, ayrılmak, kopmak, parçalanmak, çatlamak, paylaşmak, bölüşmek, titizlenmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak, gülmekten yarılmak, katıla katıla gülmek, defolup gitmek, çekip gitmek
|
spoil | spoiled/ spoilt | spoiled/ spoilt | bozmak, kaçırmak, nazlı alıştırmak, berbat etmek, tadını kaçırmak, dozunu kaçırmak, şımartmak, yüz verip şımartmak, mahrum etmek, yağma etmek, çürümek, bozulmak
|
spoon-feed | spoon-fed | spoon-fed | kaşıkla beslemek, şımartmak, nazlı büyütmek, üzerine titremek, desteklemek, teşvik etmek |
spread | spread | spread |
yaymak, sürmek, sermek, açmak, uzatmak, döşemek, iki yana açmak, ayırmak, bulaştırmak, yayılmak, uzanmak, göz alabildiğine uzanmak, açılmak, sürülmek, dağılmak |
spring | sprang / sprung | sprung |
sıçramak, fırlamak, yay gibi fırlamak, birden çıkmak, yaylanmak, çarpmak, kaynaklanmak, çıkmak, doğmak, ortaya çıkmak, sökmek (şafak), eğilmek, esnemek, bükülmek, çatlamak, patlamak, infilak etmek, çıtlatmak, pat diye söylemek, eğmek, bükmek, ikram etmek, ödemek, tahliye ettirmek, hapisten çıkarmak |
stand | stood | stood |
dikilmek, ayakta durmak, ayağa kalkmak, kalmak, durmak, bulunmak, dayanmak, katlanmak, direnmek, göğüs germek, karşı koymak, devam etmek, sineye çekmek, üstlenmek, desteklemek, ısmarlamak, ihtiyaç duymak, kanıtlamak, çekilmek |
steal | stole | stolen |
çalmak, aşırmak, hırsızlama yapmak, çaktırmadan yapmak, hırsızlık yapmak, gizlice koymak, sessizce hareket etmek |
stick | stuck | stuck |
sokmak, geçirmek, batırmak, delmek, saplamak, bıçaklamak, uzatmak, takmak, koymak, yapıştırmak, iğnelemek, tutturmak, alıkoymak, tutmak, çakmak, dayanmak, yapışmak, takılmak, takılıp kalmak, saplanıp kalmak, çıkamamak, çakılıp kalmak, ayrılmamak, sadık kalmak, bırakmamak, şaşırtmak, kandırmak, katlanmak, çıkıntı yapmak, çıkmak |
sting | stung | stung |
sokmak (arı vs.), ısırmak, sızlatmak, acıtmak, canını yakmak, incitmek, kırmak, sokmak, kışkırtmak, tahrik etmek, kazıklamak, içine oturmak, koymak, sızlamak, acımak, yanmak, acı olmak, acı çekmek |
stink | stank / stunk | stunk |
pis kokmak, iğrenç kokmak, kokmak, kötü olmak, iğrenç olmak, berbat olmak, kötü kokmak, kokutmak, kokusundan anlamak |
strew | strewed | strewn/ strewed | yaymak, serpmek, saçmak, dağıtmak, serpiştirmek |
stride | strode | stridden | ata biner gibi oturmak, yürüyerek geçmek, geçip gitmek, uzun adımlarla yürümek, atlayarak geçmek, aşmak |
strike (hit) | struck | struck/ stricken | vurmak, çarpmak, isabet etmek, indirmek, çakmak, |
string | strung | strung | takmak (tel, ip), dizmek, germek, bağlamak, ipe dizmek, düzenlemek, sıralamak, kılçıklarını ayıklamak, sıra halinde gitmek, yutturmak, kandırmak, aldatmak |
strive | strove/ strived | striven/ strived |
uğraşmak, çabalamak, gayret etmek, didinmek, mücâdele etmek |
swear | swore | sworn |
kalaylamak, yemin etmek, ant içmek, küfretmek, sövmek, sövüp saymak, lânet okuma, yeminle söylemek, yemin ettirmek |
sweep | swept | swept |
süpürmek, süpürüp atmak, temizlemek, sürüklemek, ezip geçmek, önüne katmak, ortadan kaldırmak, silip süpürmek, hepsini almak, taramak, üzerinde gezinmek (parmaklar), sert esmek, hızla yayılmak, azametle yürümek, salınmak, salınarak geçmek, uzamak (sokak), kıvrılmak (sokak), mayın taramak |
swell | swelled | swollen, swelled |
şişmek, kabarmak, büyümek, artmak, dolmak, yükselmek, rüzgârla şişmek, taşmak, boşalmak (göztaşı vb.), iftihar etmek, gurur duymak, koltukları kabarmak, gururlandırmak, koltuklarını kabartmak |
swim | swam | swum | yüzmek, dolmak, taşmak, dönmek, yüzdürmek, ıslatmak |
swing | swung | swung | savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek, ipe çekilmek, yalpalamak, sendelemek |
0 yorum:
Yorum Gönder