20 Eylül 2010 Pazartesi

Irregular Verbs S-Speak (Düzensiz Fiiller)

S


say said said

söylemek, demek, etmek (dua), okumak (dua), bildirmek, tekrarlamak, farzetmek, varsaymak

see saw seen

görmek, seyretmek, bakmak, görüp geçirmek; görüşmek; anlamak; sezmek, farketmek; göz önüne almak; uğurlamak, yolcu etmek

seek sought sought

aramak, aranmak, araştırmak, kazanmaya çalışmak, peşinde koşmak, çıkarmaya çalışmak, istemek, uğraşmak, öğrenmeye çalışmak

sell sold sold

satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek

send sent sent

göndermek, sevketmek, yollamak, atmak, fırlatmak, etmek, sokmak (duruma), coşturmak, yayın yapmak

set set set koymak; yerleştirmek, takmak, kurmak, hazırlamak; düzenlemek; ayarlamak, belirlemek; batmak (güneş), batmak; oturtmak; yapmak; kararlaştırmak; dizmek; dikmek, ekmek; şekil vermek; kuluçkaya yatırmak; kakma işi yapmak (taş); süslemek; yazmak, çizmek; saldırtmak, üzerine salmak; riske atmak, tehlikeye atmak; olgunlaşmak; yaptırmak; yerleşmek; katılaşmak, pıhtılaşmak, pekişmek; kesilmek (süt); oturmak; gelmek, esmek; avın yerini göstermek; kasılmak; meyve vermek
sew sewed sewn/ sewed dikmek, dikiş dikmek
shake shook shaken

sallamak, sallanmak, titretmek, sarsmak, silkelemek, sarsılmak, silkmek, çırpmak, çalkalamak, üzmek, titremek, atlatmak, yakasını kurtarmak

shear sheared shorn/ sheared

kırpmak, kırkmak, makasla kesmek, kesmek, mahrum etmek, soymak, yoksun bırakmak, kesilmek, biçilmek

shed shed shed

dökmek, akıtmak, yaymak, ışık tutmak, sızdırmamak, değiştirmek (deri), çıkarıp atmak, sıyrılmak

shine shined / shone shined / shone parlamak, ışıldamak, ışık saçmak, parıldamak, parlatmak, cilalamak, sivrilmek, ışımak
shit shit/ shat shit/ shat kaka yapmak, dışkılamak
shoot shot shot

atış, atma, fışkın, vurma, vuruş, av, avlak, budak, çekim, fotoğraf çekme, ateş etme, mesafe, şiddetli akıntı, filiz, sürgün, füze fırlatma, keresteyi rendeleme

show showed shown / showed

dışa vurmak, göstermek, sergilemek, meydana çıkarmak, belirtmek, belli etmek, görünmek, ibraz etmek, belli olmak, gösterimde olmak, kendini göstermek, gösterilmek; renk vermek; sahnelemek; kanıtlamak, açıklamak delâlet etmek, öğretmek

shrink shrank / shrunk shrunk

çekmek, büzülmek, küçülmek, daralmak, hoşlanmamak, çekinmek, azalmak, kısalmak, küçültmek, büzmek

shut shut shut kapatmak, kapamak, yummak, kapanmak, örtmek, sokmamak, içeri almamak, kapmak, kıstırmak, katlamak
sing sang sung

çağırmak, şarkı söylemek, söylemek, okumak (şiir), çınlamak (kulak), ötmek, şakımak, vızıldamak, vınlamak, ıslık gibi ses çıkarmak, uğuldamak

sit sat sat

oturmak, poz vermek, modellik yapmak, sınava girmek, konmak, tünemek, kuluçkaya yatmak, toplanmak, oturuma katılmak, tam oturmak, yola getirmek, burnunu sürtmek, binmek, oturtmak

slay slew slain öldürmek, katletmek, katliam yapmak
sleep slept slept uyumak, uyuklamak, gecelemek, kalmak, fırıl fırıl dönmek, çok hızlı dönmek, yatacak yer sağlamak
slide slid slid

kaymak, kötü yola düşmek, kaydırmak, akıp gitmek, sıvışmak, kaybolup gitmek

sling slung slung

sapanla atmak, atmak, halatla çekmek, bocurgat halatı ile çekmek, asmak, askıya almak

slit slit slit

yarmak, kesmek (uzunluğuna), yırtmak, sökmek, yarılmak, yırtılmak, sökülmek

smell smelled/ smelt smelled/ smelt

koklamak, koku almak, kokusunu almak, kokusunda olmak, sezmek, hissetmek, kokmak, kötü kokmak

speak spoke spoken

konuşmak, ses çıkarmak, söz söylemek, konuşma yapmak, söylemek, haberleşmek, göstermek (özellik)

0 yorum:

Yorum Gönder